Farkındalıkta Zihin

Zihin ve Hafıza: Örtük ve Açık Belleğe Bakış

Nasıl bedenimiz yediklerimizle şekilleniyorsa, zihnimiz de geçmiş deneyimlerle şekillenir. Bu noktada hafıza devreye girer. Hafıza, iki ana türe ayrılır:

  • Açık Bellek: Bilinçli olarak hatırladığımız, olaylar ve deneyimleri içerir. Örneğin, bir doğum gününü ya da yaz tatilini hatırlamak.

  • Örtük Bellek: Bilinçsiz olarak hatırladığımız beceri ve alışkanlıklardır; örneğin, bisiklete binmek ya da diş fırçalamak.

Beynimiz olumsuz deneyimlere öncelik tanır. Bu eğilim, atalarımızın hayatta kalma içgüdüsünden gelir. Örneğin, erken dönem memeliler tehlikelere karşı uyanık kalmak zorundaydılar. Bu "olumsuzluk yanlılığı" nedeniyle, beynimiz kötü deneyimleri derinlemesine depolarken, olumlu olanlar daha kolay kayıp gider. Bugün bile, korkutucu bir yüzü mutlu bir yüzden daha kolay hatırlarız.

Olumsuz Deneyimlerin Etkisi

Olumsuz deneyimler zihnimizde derin izler bırakabilir. Kendimizi nasıl gördüğümüzü şekillendirir, bizi daha karamsar ve aşırı tepkili hale getirebilir. Bir kez oluştuğunda bu etkileri geri almak zordur, çünkü zihin genellikle bu olumsuz hatıraları tekrar tekrar canlandırır.

Ancak gerçek şu ki: deneyimlerimizin çoğu nötr ya da pozitiftir, buna rağmen olumsuz olanlar odak noktamızda daha fazla yer kaplar. Olumsuz deneyimlerden tamamen kaçınmak mümkün değildir—hayat her zaman rahatsızlıklar içerecektir. Burada asıl önemli olan, bu deneyimlere nasıl tepki verdiğimizdir.

İkinci Ok: Acıya Verdiğimiz Tepkiler

Budizm'de "ikinci ok" kavramı vardır. İlk ok, yaşadığımız acı veya rahatsızlıktır. İkinci ok ise bu acıya verdiğimiz tepkidir. Örneğin, ayağınızı bir masaya çarptığınızda, acı ilk oktur. İkinci ok ise “Nasıl göremedim? Ne kadar sakarım!” gibi düşüncelerle kendimizi eleştirmektir. Genellikle ikinci ok, birinci oklardan daha fazla acıya sebep olur.

Pozitif Deneyimlerle Zihni Dönüştürmek

Evrimsel eğilimlerimize rağmen, zihnimizi yeniden şekillendirebiliriz. Rick Hanson, pozitif deneyimler oluşturup onları kalıcı hale getirmemizi öneriyor:

  1. Pozitif Deneyimleri Fark Edin: Küçük mutluluklara dikkat edin, örneğin güneşin sıcaklığı ya da birinin size nazik davranışı.

  2. Deneyimin Tadını Çıkarın: Pozitif duyguları farkındalığınızda uzun süre tutun. Ne kadar uzun süre kalırsa, o kadar derinlemesine zihninize işler.

  3. İyiyi İçselleştirin: Pozitif deneyimin size işlediğini hayal edin, güneşin teninizi ısıtması gibi. Bedeninizin rahatlamasına izin verin, bu hislerin zihninize ve bedeninize nüfuz etmesine izin verin.

Bu şekilde, olumsuz hatıraların "yabani otlarını" temizleyip, yerlerine pozitif deneyimlerin "tohumlarını" ekebilirsiniz. Bu pratiği sürdürdükçe, zorluklarla daha büyük bir rahatlıkla başa çıkabilecek bir dayanıklılık geliştirebilirsiniz.

Son Bir Düşünce

Bugün karşılaştığımız zorluklar yetişkinliğe ait gibi görünse de, çoğu çocukluktan kalan örtük ve açık anılardan beslenir. Tetikleyicilerinizi ve acınızın kökenlerini daha çok fark ettikçe, pozitiflik ve dayanıklılıkla gelişen bir zihin yaratabilirsiniz. Zihin de tıpkı bir bahçe gibi, özenle ilgilendiğinizde ve farkındalıkla yaklaştığınızda gelişir.

Previous
Previous

Hiç ağaçları incelediniz mi?

Next
Next

Meditasyon Nedir? Kökeni, Pratiği ve Amacı